Aslında Lola’nın, erkek arkadaşı Dougie’nin cadı annesinden gelen 10.000 sterlinlik ‘paketi’ kabul etmek gibi bir niyeti yoktu! Ama bu cazip durumla karşılaştıktan kısa süre sonra açığa çıkan bir sır onu yeniden ve yeniden düşünmek zorunda bıraktı. Hem zaten Dougie gençti, kendisi ise çoook gençti. Nasıl olsa ilişkileri de uzun sürmezdi... Hem bu teklifi kabul ederek dünyada en sevdiği insanlardan birine yardım etmiş olacaktı. Bu bahane ona, şu bahane sana avutup duruyordu kendini Lola. On yıl sonra Dougie’yle tekrar karşılaşacağını nereden bilebilirdi ki? Kalbi kırılan Dougie’ye gerçekleri bir türlü açıklayamayan genç kadın, onu nasıl geri alacaktı? Belki fışkıran cazibesi ve çatır çatır ikna kabiliyetinden kullanabilirdi! İşe yarar mıydı acaba? Ayıkla pirincin taşını bakalım, Lola şekerim! HER ŞEYDEN ÇOK MUTLAK CAZİBESİNE GÜVENEN LOLA’NIN BİR ŞANSI DAHA OLACAK MIYDI? Jill Mansell, ailesiyle birlikte Bristol’da yaşıyor ve sürekli yazıyor. Yok, aslında tam olarak öyle değil, arada bir televizyon izlediği ve meyveli çiklet çiğnediği de oluyor. Bir de evinin karşısındaki sahada ragbi oynayanları hayran hayran izliyor ve internette saatler geçirip blog sahibi diğer yazarlara hayret ediyor. Ancak yapacak başka bir şeyi kalmadığında yazıyor! Tüm dünyada üç milyondan fazla okura ulaşan yazar, Satılık Aşk ve Öpücük’ten sonra Uslanmaz Çapkın’la karşınızda.