Sanattaki biçim elemanın insandaki devamlı karşılığı güzellik duygusudur. Değişmez olan duyarlılıktır. Değişen, insanın algılarını ve zihinsel hayatını soyutlaştırarak, kendi başına kurduğu anlayıştır ve sanattaki değişken elemanı, yani ifadeyi buna borçluyuz. Sanat eseri bir bakıma kişiliğin kurtuluşudur. Normal olarak duygularımız baskı altında ve dizginlenmiştir. Bir sanat eseri üzerinde durduğumuz zaman ansızın bir boşanma olur. Bu sadece bir boşanma değil –sempati de duyguların bir boşanmasıdır- aynı zamanda bir yükselme, gerginleşme ve yücelmedir. İşte sanat ve duygululuk arasındaki ayrılık budur: duygululuk bir boşanma fakat aynı zamanda duyguların gevşemesi ve rahatlamasıdır. Sanat ise bir boşanma fakat aynı zamanda bir dizginlemedir. Sanat tutumlu bir duygu, iyi biçim yaratan bir heyecandır.