Modern edebiyatın en çetrefil, dilin, anlatının sınırlarını yıkıp geçen, roman türünü bambaşka ihtimallerle tanıştıran yazarı James Joyce için, Beckett “onun eserleri şeyle ilgili değil, o şeyin ta kendisidir,” der. Jorge Luis Borges, Flann O’Brien, David Foster Wallace, Gabriel Garcia Marquez ve başka sayısız yazarı etkileyen Joyce, sadece Dublin’i ve İrlanda’yı anlatarak evrensel ve zamansız bir edebiyat bıraktı ardında. Joyce’un Cizvit okullarında geçen çocukluğundan, üniversitede tanıştığı insanlardan, alkolik babasından, dindar annesinden, dönemin siyasi gerginliklerinden, inançla, kadınlarla ilişkisinden beslenerek yazdığı bu roman, sanatçının, yazarın neden kalabalıktan ayrıldığını, ayrılmak zorunda kaldığını gösteren, serbest dolaylı anlatımın, bilinç akışı tekniğinin en güçlü örneklerinden. Sanatçının Gençlik Portresi, gençlik ateşiyle öfkeli, kendinden emin, içinde fırtınalar kopan, çok çok tartışan ya da sadece dinlemekle, izlemekle yetinen ama yazarken, yazıyı konuşurken gürül gürül canlanan sanatçının belki de hiç değişmeyecek hikâyesi. “Sanatçının Gençlik Portresi, İngiliz edebiyatının daimi bir parçası olarak kalacaktır.” Ezra Pound “Büyüleyici. Bir yetişkinliğe adım atma hikâyesi, belki de İngiliz edebiyatında bu türün başlıca örneği.” Karl Ove Knausgaard

Benzer Kitaplar