“Senin bedenine âşığım, Yahya! Bedenin tırpancıların hiç biçmediği bir zambak tarlası kadar beyaz. Bedenin Judaea’nın dağlarında yatan ve vadilere dökülen karlar gibi beyaz. Arap Kraliçesi’nin bahçesindeki güller bile senin bedenin kadar beyaz değildir. Ne Arap Kraliçesi’nin bahçesinin gülleri ne de Arap Kraliçesi’nin baharat bahçesi; ne yaprakların üstünde parlayan gün ışığının ayakları ne de denizin gönlünde yatan ayın yüreği; dünyada senin bedenin kadar beyaz başka hiçbir şey yoktur. Bedenine dokunmama izin ver.” Oscar Wilde’ın Fransızca yazdığı tek eseri olan Salomé’nin hikâyesinin ana kaynağı elbette İncil’dir. Sonra, Flaubert’in Hérodias’ı, Heine’nin Atta Troll adlı şiiri, Mallarmé’nin Hérodiade’ı ve Huysmans’ın À rebours’unda büyüleyici şekilde tasvir ettiği Gustave Moreau’nun L’Apparition adlı tablosu... Kutsal Kitap içinde anlatılan bir “femme fatale”in, ölüm fermanları verdirtecek kadar baştan çıkarıcı, ölüm fermanları isteyecek kadar ihtiraslı bir Doğu prensesinin tehlikeli, günahkâr ve dramatik öyküsüne Wilde’ın kayıtsız kalması imkânsızdır. Salomé, modern tiyatro tekniğinde bir devrim yaratmış ve Ionesco, Beckett, Pinter gibi ustaları etkilemiştir. Ayrıca 1905’te Richard Strauss bu metni kendi Salomé operasında kullanmıştır.

Benzer Kitaplar