“Korkma,” diye mırıldandım.“Biz birbirimize aitiz.” Kendi kelimelerimin doğruluğuyla ben de bir anda şaşkına dönmüştüm.Bu an öyle kusursuz, öyle gerçek ki hakkında şüpheetmenin yolu yoktu. Kolları bana dolanmış, beni öyle sarmalamışken…Vücudumdaki her hücrenin gerçekten canlı olduğunu hissedebiliyordum. “Sonsuza kadar,” diyerek onayladı beni. Vazgeçilmez bir şekilde bir vampire aşık olmak, Bella Swan için, bir fantazi ve kâbusun gerçeğe karışmasıydı. Edward Cullen’a duyduğu yoğun tutkuyla bir tarafa, kurtadam Jacob Black ile arasındaki derin bağ ile öbür tarafa çekilmiş bir halde, nihai dönüm noktasına ulaşmak için kayıplar ve mücadele dolu çalkantılı bir yıl geçirmişti. Artık kaçınılmaz bir seçimle karşı karşıyaydı; ya ölümsüzlerin karanlık ama çekici dünyasına katılacak ya da iki ırkın kaderini elinde tutan insan olarak hayatına devam edecekti. Bella artık kararını verdiğine göre; kendisini muhtemelen yıkıcı ve anlaşılmaz sonuçları olacak benzeri görülmemiş olaylar zinciri bekliyordu. Onu hayatta tutan bağlar, Alacakaranlık’ta keşfedilmiş, Yeniay ve Tutulma’da da yıpranıp yaralanmıştı, şimdiyse tamamen iyileşmeye ve sımsıkı örülmeye hazır görünüyorlardı. Peki ya bu bağlar sonsuza dek kopmuş olabilirler miydi? "Önceki üç kitaptan daha karanlık ve daha olgun olmasına rağmen, Meyer her zamank gibi okuru şaşırtmaya ve heyecanlandırmaya devam ediyor.” School Library Journal