Başak rengi saçları kıvır kıvırdı. Işık ışıktı gök mavisi gözleri. Yavru kuş kanatlan gibiydi kıvrımlı kirpikleri. Bakışlarından hep bir gülümseme dökülür dururdu. Ele avuca sığmazdı. Yerinde bir soluk bile durmazdı. Durursa canı sıkılırdı. Durursa aklına türlü çeşitli hinlikler gelirdi. Şaklabanlık ondaydı. Şamata ondaydı. Şakacılık, güldürme onda. Nereye gitse bir devinim, bir devingenlik başlardı. Ta uzaklardan belli olurdu onun orada olduğu.