''Rüyalar özgürdür, oysa günlük hayatımızda zorunluluklarla hareket ederiz. Uyanık hayatımız uzlaşma sanatıyla yürütülürken, rüyalarımız her şeyi göze alır. Hem nasıl hastalık onun düzyazısıysa, rüyalar da hayal gücünün şiiridir.'' Zamane bir Candide'in hatıraları üslubuyla kaleme alınan bu romanın kahramanı Hippolyte, zorlayıcı bir hayal gücünün ürünü olan rüyalarını, 'gerçek hayat'taki şaşırtıcı deneyimlerinden ayıramayan bir ömür sürmüş ve ruhunun hem hayırsever hem de caniyane taraflarının hedefi olan Frau Anders'in bir gölge gibi takip ettiği hayatının sonuna gelmiştir. Artık yaşlandığı için de, cinsel dürtünün yok olmasının getirdiği huzurla daha az acı çekip daha çok düşünmekte ve rüyaları aracılığıyla bir bilanço çıkarmaya girişirken zihnini kurcalayan esas soruyla boğuşup durmaktadır: ''Hepimiz farkında olmadan ölümden sonraki bakış açısını yakalamaya çalışmıyor muyuz?'' Daha önce Türkiye'de Amerika'da , Yanardağ Sevgilim , Ben Vesaire ve ''Ölüm Tüneli'' adlı kurgu kitapları da çıkan Susan Sontag'ın ilk defa 1963'te yayımlanan ve bütün dünyaya eşsiz bir yazarı tanıtan bu ilk romanı Rüyalarının Esiri , fikirler hakkında eğlenceli, rahatsız edici ve derin bir roman...

Benzer Kitaplar