Paçalarımı sıvamışım, ayaklarım çıplak. Yürüyorum. Islak deniz taşları serinletiyor tabanlarımı. Burnuma keskin bir yosun kokusu vuruyor. “Kokuyu sen de alıyor musun?” diye soruyorum yanımdakine. Sonra bir bakıyorum, kimsecikler yok etrafta. Rüzgar şiddetini artırıyor. Uzaklardan, çok uzaklardan, sararmış bir gazete sayfası düşüyor ayaklarımın dibine. Eğilip alıyorum onu. Gözüme takılan ilk haberin manşetini okuyorum...