Bu kitap, henüz lisedeyken yazdığı bir şiirde bütün dertleri tokların vicdanına yüklemek istiyorum diyen bir devrimcinin, doktor unvanlı bir iktisatçının, bir botanik ve edebiyat düşkününün, bir yazar ve militanın yaşamöyküsüdür. Polonyalı bir Yahudi ailesinden gelen Rosa Luxemburg, Birinci Dünya Savaşı ertesi Almanya’yı sarsan devrimci ayaklanmanın önde gelen figürlerinden biri oldu. Polonya sosyal demokrasisindeki ulusalcı eğilimlere, Almanya sosyal demokrasisi içindeki sosyal reformizme karşı tavizsiz mücadelesiyle öne çıktı. Birinci Dünya Savaşı’ndaki II. Enternasyonal ihanetine ve vatan savunması yalanlarına karşı, işçi sınıfını emperyalist savaşa karşı örgütlemeye çalıştı. Bolşevik devrimini büyük bir coşkuyla karşıladı; parti-kitle ilişkisi, sosyalist demokrasi gibi konularda Bolşevikleri eleştirdi. Ardında yüzlerce makale, onlarca kitap ve broşür, iktisat teorisinden ulusların kendi kaderini tayin hakkı sorununa kadar pek çok önemli teorik/politik tartışma ve zaman zaman karşıtlarını çileden çıkartan sert polemikler bıraktı.