“Moğollardan sonra en çarpıcı başarıya ulaşmış imparatorluk kurucuları” Yaşadıkları dönemde yeryüzünün altıda birine hükmeden Romanovlar, modern çağın en başarılı hanedanıydı. Romanov hanedanına mensup 20 hükümdar 1613’ten çarlığın 1917 Devrimi’yle yıkılışına kadar, yani 304 yıl boyunca hüküm sürdü. Korkunç İvan döneminde başlayan bu hâkimiyet, Rasputin döneminde son buldu. Peki, bu aile savaşla harap olmuş bir prensliği dünyanın en büyük imparatorluğuna nasıl dönüştürebildi ve bu imparatorluğu nasıl yitirdi? Romanovlar’da bir bölümü dehadan, bir bölümü delilikten nasiplenmiş ama hepsi kutsal otokrasi fikrinden ve emperyal hırstan ilham almış 20 çar ile çariçenin tarihini okuyacaksınız. Montefiore, sürükleyici anlatımıyla onların sınırsız iktidarla ve imparatorluk kurmaya dönük acımasızlıkla belirlenen, saray entrikalarının, aile çekişmelerinin, seks düşkünlüğünün ve çılgınca savurganlığın gölgesinde kalan gizli dünyasını gözler önüne seriyor. Bu sahnenin geniş oyuncu kadrosunda maceraperestler, saraylılar, devrimciler ve şairler, ayrıca Korkunç İvan’dan Tolstoy’a, Kraliçe Victoria’dan Lenin’e kadar uzanan tarihsel kişilikler yer alıyor. Kitabın sonunda ise son derece etkileyici bir dille Nikolay ve Aleksandra çifti, Rasputin’in yükselişi ve öldürülüşü, savaş ve devrim, bütün ailenin feci bir vahşetle katledilişi anlatılıyor. Yeni arşiv araştırmalarına dayanan ve parlak bir edebi üslupla kaleme alınan Romanovlar hem büyüleyici bir zafer ve trajedi, aşk ve ölüm hikâyesi, hem genel bir iktidar incelemesi hem de Rusya’ya bugün bile damga vuran imparatorluğun portresi. Simon Sebag Montefiore’nin Romanovlar’ı, büyük ölçekli bir epik tarih örneği... Komploların, darbelerin, suikastların, işkencelerin, seks ve alkol düşkünlüğünün, şarlatanlığın ve düzenbazlığın, serfliğe dayalı zenginliğin ve bekleneceği üzere, baskı ve isyandan oluşan bir kısırdöngünün hikâyesi. Burada anlatılanlarla kıyaslanınca Game of Thrones sıkıcı görünüyor... Montefiore’nin muhteşem kitabını okurken, Rus monarşisinin böylesine korkunç liderlerle nasıl ayakta kalabildiğini hayal etmek zorlaşıyor. Antony Beevor, Stalingrad ve Berlin’in Düşüşü 1945’in yazarı