Onlar iki yaramaz çocuk, onlar iki yalnız hınzır, onlar iki kankaydılar. Issız bir adaya mahkum olmuş iki zavallıydı onlar. Kuşların uçtuğu ama kervanların geçmediği bir yerde, kendi dünyalarını kurdular onlar da kendilerince… Britanya’nın bağrından kopup gelen Robinson ve ıssız kumsalların şoparı Cuma, palmiyelerin gölgesinde kendi destanlarını kendileri yazdılar. Umut şarkılarını birlikte söylediler kumsalda ıslık çalarak. Yalnızlığa karşı savaş açtılar ve kimsenin duymadığı, hiç kimsenin hissetmediği o kara parçasında, her şeye rağmen, delikanlılığın hakkını da verdiler. Kendi alemlerinin kralı ve soytarısı da yine kendileri oldular… Onlar var ya onlar… Onlar öyle böyle değiller. Onları anlatmak mümkün mü?.. Okumak lazım onları, görmek lazım.. Manyak oğlum onlar, manyak..