Geçmek gerek, Rüzgâr sesi geliyor, geçmek gerek. Ve ben yolcuyum, ey daimî rüzgârlar! Götürün beni yaprakların oluşum enginliğine Kavuşturun beni suların tuzlu çocukluğuna Ve ayakkabılarımı üzüm bedeninin gelişimine dek Doldurun tevazûnun güzellik kımıltısıyla Dakikalarımı tekrar eden güvercinlere dek Zirveye çıkarın içgüdünün beyaz gökyüzünde Ve varlığımın gerçekleşmesini ağacın kenarında Kaybolmuş temiz bir ilişkiye dönüştürün Ve yalnızlığın teneffüsünde Çarpın bilinç kapılarımı Salın beni o günün uçurtmasının peşine Götürün beni yaşam boyutlarının halvetine “Hiç”in mülâyim huzurunu Gösterin bana.