Kapitalizmin ideolojik süreçlerinin kurnazlığı artarken, aynı şekilde onları anlamamızda kurnazlığa olan gereksinim de artıyor diyen Judith Williamson’ın, bir popüler kültür çalışması olarak yola çıktığı bu kitabı, biçimsel reklam çözümlemelerinin ötesinde, teorik bir çalışmadır. Zengin ve çarpıcı örneklerle sahte bilince karşı mücadelenin en keskin, en gizli alanının reklamcılığın içinde olduğunu söyleyen yazar, eserini; bombardımana tutulduğumuz ideolojiyle uğraştırmanın paylaşılabilir bir yöntemini bulma çabası olarak tanımlıyor. Politika özel yaşam ile kamu yaşamının etkileşimidir. Bu kitap kamu biçimini, ama kişi olarak bizi etkileyen bir biçimi ele alıyor: diğer insanlarla ve kendimizle özel ilişkilerimizi. Kişilerarası ilişkiler ideolojisi (örneğin, sevgi arz ve talebi) oldukça farklı türden bir çalışmanın konusudur. Fakat reklamcılık bu alanları etkiler; sahte bilince karşı mücadelenin derhal en keskin, en gizli olanı reklamcılığın içindedir. Bu mücadele teoride gerçekleşmez, her gün tarafımızda cereyan eder; yine de, bir reklamcılık teorisi (diğer ideolojik biçimlere, televizyon, film vb.) oluşturmak bireysel mücadelenin yalıtılmışlığını aşar. Kişisel tepkiyi bilimsel bir temele oturtmaya yarayabilir ve özeli geçerli yapan tam da onun kişisel olmamasıdır. - Judith Williamson-