Bazı düşünürler, refah devletinin kapitalizmin uzun tarihinde birkaç onyıllık döneme sıkışan geçici bir olgu olduğunu ve artık geride kaldığını ileri sürüyorlar. Bazıları ise refah devleti politikalarının biçim değiştirerek kapitalizmin uzun tarihi boyunca geçerliliklerini koruduğu kanısındalar. Refah devleti, kapitalizmin nispeten yumuşak, uzlaşmacı, ‘nezih’ olduğu döneme özgü bir istisnai oluşum muydu? Yoksa, kapitalist emek ve sermaye birikim rejiminin yapısal bir etmeni midir? Kısacası kapitalizme içsel midir refah devleti, yoksa ona dışsal mıdır? Sosyal güvenlik, sağlık, eğitim başta olmak üzere birçok alanda sosyal refahla ilgili hizmetlerin piyasalaştığı bir dönemde, acil sorular bunlar. Oğuz Topak, bu sorular etrafında sağlam bir teorik tartışma yürütüyor. Refah devletinin somut tarihsel biçimlerindeki farklılık ve değişimleri, bu teorik ve politik tartışma ekseninde analiz ediyor. Türkiye’de refah devleti politikalarının tarihsel analizine de geniş yer veriyor yazar. Osmanlı’ya uzanan kökenlerinden aldığı refah kurumlarının ve politikalarının nasıl bir tarihsel değişim geçirdiklerine bakıyor. Merkezî sendikalara dayalı korporatizmin çöküşü ve neo-liberal sermaye birikim rejiminin kurumlaşmasıyla tanımlanan son dönemde refah devletinin yaşadığı kriz, bütün bu tartışmanın hem konusu hem ana saiklerinden biridir.