“Sadece hayallerimin ucuna tutunarak yükseliyorum o evden, o kafesten. Kafesin tellerini büküp dışarı, yukarılara, şehrin yeni ufuklarına çıkıyorum. Yukarılardan evimize bakıp birkaç damla yaş döküyorum, elimden bir şey gelmiyor, gitmeliyim. Ses dergisinin eski sayılarından gözümü alamadığım hayatların içine karışmalıyım. Nasıl yapacağımı bilmiyorum ama sanki görünmez bir el, bir ışık bana yolu açacak, gidip oralara kurulacağım. Beyoğlu beni bekliyor; vitrinler, yeni kıyafetler, balolar beni çağırıyor, adımı fısıldıyor… Yıldızlar doğar, karanlık dağılır.” Yeşilçam’ın yıldız eskisi Handan Leyla ile satmayan aşk romanlarının yazarı, İstanbul’da eski bir köşkte bir araya gelir; sinemanın parlak günlerine, pırıltılı anlara, unutulmaz aşklara ve hepimizin zihnine kazınmış repliklere uzanan bir yolculuk başlar. Tadı damağınızda kalacak satırlarla dolu; hüznü, neşesi ve lezzeti yerinde bir kitabın sayfalarına davetlisiniz.