Machiavelli, neredeyse romantik denebilecek bir tavırla prensin… güzel başarısızlığını över. Oysa ki düşünürün genel geçer imgesi, başarı uğruna her şeyi yapmaya hazır bir muhteristen söz edildiğini düşündürür. Zaferi elinin tersiyle iten bu adam da kim? Machiavelli’nin içinde Machiavelliler mi var; yoksa genel geçer imgede mi bir sorun var? Demek ki, ‘Makyavelci Machiavelli’ imgesine o kadar da güvenmememiz gerekiyor.” Machiavelli ve büyük eseri Prens’in, “amaca giden her yol mubahtır” anlamındaki Makyavelcilik’le özdeşleşerek ünlenmiş olduğunu biliyoruz. Bu kitap, Machiavelli’nin düşünsel ufkunun asla bununla tüketilemeyeceğini, dahası onun aslında Makyavelci olmadığını bir defa daha gösteriyor. Hem Prens’i, hem başta Leo Strauss olmak üzere hakkındaki literatürü didik didik okuyarak, düşünürün kavramsal avadanlığını merakla elden geçiren bir metinle karşı karşıyayız: Virtù (beceri), fortuna (talih), ironi, politik bellek, şiddet, din, sözleşme, karşılaşma, ordu-bürokrasi, yanıltma politikası, somut gerçeklik, imge, maske, sağduyu, astroloji, kozmoloji… Ve başta beceri-talih ikiliği olmak üzere, kavramsal kutuplar arasındaki gerilimler, buluşmalar ve buluşamamalar… Utku Özmakas, Machiavelli’nin kavramları müphem bırakan, metaforlarla ilerleyen düşünme tarzındaki hikmetin zevkine varır ve vardırırken, bu düşüncedeki zengin olanakları, olasılıkları arıyor. Tartışarak anlatan diliyle, bu arayışında okuru da yanına katıyor. Zaten, sadece Prens’i anlama kılavuzu değil “sizi çarpan, zorlayan, ilk etapta kuşatamadığınız bir metin karşısında hevesini kaybetmeme kılavuzu” olarak tanımlıyor kitabın amacını.