Batılılaşma serüveni olarak başlayan Türk modernleşmesinin değişim ve gelişim seyri aynı zamanda ülkemize sosyolojinin girişi ve gelişimi ile ilgili eşzamanlılık gösterir. Ülkemizde Atatürkçü modernleşmenin temel felsefesini oluşturan pozitivizm, devrimle toplumu yeniden inşa eden aydına bilimsel anlamda meşruluk kazandırmıştır. Pozitivizmin düzen içinde ilerleme şiarı Cumhuriyet paradigması için temel ilkedir. Osmanlının batıdaki reformlardan habersiz olmasını ve kendi içine kapanmasını çökme nedeni olarak gören batıcılar, batılılaşmayı bir taklit değil kültürel bir değişme olarak görmüşlerdir. H.Z. Ülken' e göre toplumu Batılılaştırmak isteyen aydınlan üç grupta toplamak mümkündür. Birinci grup eğitimle toplumu Batılılaştırmak isteyenler; Emrullah Efendi ve Satı Bey'i örneklerinde olduğu gibi. İkincisi Prens Sabahattin grubu; özel girişimcilik ve yerinden yönetim anlayışını savunarak, yapı değişmedikten sonra hiçbir şeyin değişmeyeceği konusunda ısrarcıdırlar. Üçüncü grup pozitivistler; Ahmet Rıza, Ziya Gökalp gibi aydınlar batıyı bilimle bilimi de pozitivizmle eş anlamlı değerlendirmişlerdir. Batıya açılmak pozitivizme açılmaktır. Bu bakış açısının bir sonucu olarak bugün Türkiye'de mevcut olan bütün entelektüel akımlann temelinde pozitivizm bulunmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada erken cumhuriyet döneminde toplumsal yapının değişiminde temel paradigma olan pozitivizmin epistemolojik yansımalannı ele almıştır. 

Benzer Kitaplar