Hayatın ayrılmaz bir parçası olan cinselliği, hem meşru sınırlar içinde hem de doyasıya hazza ulaştıracak şekilde yaşamak mümkün. Sürdürülebilir ve tatminkâr olan, tarafları adil ve onurlu bir şekilde içine alan, bedensel, ruhsal ve toplumsal sağlığa pozitif yönde katkı sağlayan cinselliği herkes yaşayabilir. Geleneksel örtülerle üzeri kapatılmış ve temelsiz bir tutuculukla mahkûm edilmiş kimi cinsel eylemlerin hiç de ahlaka aykırı olmadığını, Arkadaş sohbetlerinde yahut mahalle muhabbetlerinde doğru bilgi sanılarak inanılan hurafelerin hiç de akıl ve bilimle bağdaşmadığını, “Aşk”ın sarhoş masalarına meze yapılan kimi şarkılarda bahsedilen üç harfli bir muamma olmadığını; Aklıyla eşini seçenlerin, yuvasını mutluluk iklimine çevirecek bir cinselliğe nasıl kavuşabileceğini, Cinselliğin baharı ve yazı olduğunu ama hiçbir zaman bir kışa dönüşmeden insan hayatını nasıl kuşatabileceğini, Çok küçük ipuçlarını yakalayarak eşlerin koca bir ömrü her zaman taptaze olarak birbi