'Polen, biraz zaman sonra, naylonla kapatılmış bölüme doğru yürümeye başladı. Beyni, yüreği ona ‘gitme’ diyordu ama ayaklarını iten güce karşı gelemiyordu. Sanki gizli bir el, görünmez bir varlık onu itiyordu. Naylonu açıp karanlık, izbe, şırıltılı bölüme girdi ve iskeleye oturdu. Damla sesleri ‘şıp şıp‘ ediyor, karanlık ve yalnızlık onu ürkütüyordu.