Divan kullanımının kökenleri hakkında karanlıkta kaldığımız için psikanalistleri suçlayamayız. Terapi divanı onların uzmanlık alanlarının temel ve tartışmaya kapalı olarak kabul edilmiş simgesel bir demirbaşı olmasına rağmen, kaynağının hikâyesi fazlasıyla karışık. Analitik tekniğin kısa ve basit bir şekilde anlatılan geçmişine meydan okuyor ve zaten hâlihazırda bir savaş hâlinde olan tedavi yönteminin pratisyenlerini, birçoğunun savunmacı ve şüpheci hissettiği karanlık bir öykünün içine çekiyor. Ne de olsa divanın psikanalizdeki kullanımı, üzerinde çalışılmamış bir konu. Duruş, seans sıklığı ya da psikanalitik tedavinin süresi hakkında tatmin edici bir deneysel araştırma yok. Birçok çeşitli sebep nedeniyle gizlilik, metodolojik problemler, finansman eksiği gibi psikanaliz üzerine klinik bir araştırma yapmak son derece zor. Bu alandaki birçok insan şu an bu açığı kapatmak için çalışıyor olsa da söz konusu tekniğe dair mühim sorular olduğunda analistler genelde kılavuz olarak klinik geleneklere veya kendi tecrübelerine güveniyorlar. Deneysel araştırma bulgularının yokluğunda, birçok analist kendi teknikleri için klinikle ilgili eski zaman bilgilerinden ve tedavi edici eylem teorilerinden destek alıyor. Divanın simgesel konumu göz önünde bulundurulduğunda, kullanımı ilginç bir şekilde eksik kuramlaştırılmış. Neredeyse hiçbir konuda bir teori oluşturmadıkları için analistlerin sık sık azarlanıyor oldukları düşünüldüğünde, bu çok daha şaşırtıcı bir hâl alıyor. Freud meşhur cümlesinde tüm gün onlara bakmaya dayanamadığı için hastalarını divana yatırdığını söylüyor. Bu pek de bir teori sayılmaz. Nathan Cravis psikanalizin en önemli temsilcisi olan terapi divanının kökenlerini ve oluşum sürecini anlatıyor. Kullandığı nükteli dil ve tasvir edici görsellere bayılacaksınız. “Sert, nükteli, fazlasıyla zeki, tümüyle merak uyandıran, sıklıkla şaşırtan ve harika bir şekilde resimlendirilmiş bu kitap; şimdiye dek okumak, hayallere dalmak, kucaklaşmak ya da serbest çağrışım yapmak için bazen gösterişi, bazense sadeliğiyle dikkat çeken ‘divan’ dediğimiz o mobilyaya uzanmış her insan için yazılmış ve tasarlanmış. Bravo Nathan Kravis!” Bu içinize işleyen, yaratıcı, nükteli kitapta Nathan Kravis felsefe, tarih, Freud’un kendi yazıları ve dekoratif sanatta evrim geçiren mobilya çizgisinde, ‘terapi divanı’nın öneminin izini sürüyor. Sonucundaysa ortaya daimî gerçeklerin nasıl moda ve rastlantıyla kesiştiği üzerine içinize işleyen bir anlatı ortaya çıkıyor. Burada bizzat divanın psikanalizi hem esprili hem de içgörüyle yazılmış.”