Golding, kendi yaşamından izler taşıyan Piramit’te bizi 2. Dünya Savaşı öncesinde İngiliz taşrasının “sınıf takıntılı” ve boğucu ortamına götürür. İnsanların katı bir toplumsal hiyerarşiye göre konumlandığı, herkesin kendi yerini bildiği bu kasabada birbirine hiç temas etmeyen hayatlar sürülür. Anlatının henüz yetişkin dünyasındaki ilişkileri kavrayamamış bir gözlemcinin, genç ve toy Oliver’ın bakış açısından aktarılması ise ironiktir. Piramit, 1920’lerden 1940’lara uzanan yeniyetmelikten yetişkinliğe geçiş sürecine tanıklık ettiğimiz Oliver’ın çocukluğuna ve gençliğine ait trajik olduğu kadar da komik üç hikayeden oluşur.