Peygamber Efendimizin hayatı deyince akıllarda kalan günler, hepsi de İslâm tarihi ve insanlık için birer büyük dönemeç niteliği taşıyan özel günlerdir. Hicret günleri gibi, Bedir günü gibi, Mekke’nin fethedildiği gün gibi özel günler... Onun hayatının ‘herhangi bir gün’ü ise, berrak bir şekilde zihinlerimize yer etmiş değildir. Halbuki, bütün özel günlere rengini ve şeklini veren, ‘herhangi bir gün’ diye baktığımız günlerdir. Özel günlerin rotasını, o günler belirlemektedir. O halde, bütün bu özel günlerin sırrı Peygamberin bir gününde gizlidir. Onun hayatındaki özel günler, ‘Peygamberin bir günü’nü hakkıyla kavradığımız ölçüde anlaşılabilir. Çünkü özel günlerde dışa vuran, sıradan bir günde içe taşınandan başkası değildir. Peygamberin Bir Günü, bu gerçekten yola çıkıyor; ve bütün insanlık için ‘en güzel örnek’ olan Peygamber aleyhissalâtu vesselamın hayatını hakkıyla anlayabilmenin vazgeçilmez bir şartı olarak, onun ‘herhangi bir günü’ne dikkatimizi yöneltiyor: O, Medine’deki ‘herhangi bir gün’ünü nasıl yaşardı? Bir gününde en ziyade dikkati çeken unsurlar neydi? Onun bir gününe rengini veren, bizim hayatımıza da taşınması gereken temel unsurlar nelerdi? Peygamber aleyhissalâtu vesselamın özel ve büyük sınanma günlerinde nasıl o destansı tavrı sergileyebildiğini anlamanın yolu, onun herhangi bir gününü kavramaktan geçmektedir diyor Peygamberin Bir Günü yazarı. Ve bizi, Peygamber aleyhissalâtu vesselamı ‘herhangi bir gün’ünde tanıyıp, kendi günlerimizi buna göre yaşamaya çağırıyor.