“Modern düzyazının yaratılmasında herkesten çok payı olan, onu pekiştirip günümüzdeki düzeye taşıyan kişi Dostoyevski’dir.” –James Joyce Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin yirmi beş yaşındayken yazdığı, 1846 tarihli romanı Öteki, tekinsiz, bugün bile yenilikçiliğini koruyan, muazzam bir edebiyat kuvvetini müjdeleyen eser olarak görülür. Dostoyevski eleştirileriyle de tanınan Vladimir Nabokov’un başyapıt olarak tanımladığı Öteki, dokuzuncu dereceden memur Yakov Petroviç Golyadkin’i anlatıyor. Bitmeyen bir tedirginlik ve özgüven eksikliğinden mustarip Golyadkin, kurduğu kırık dökük cümlelerde, sözlerinin tekrarında kaybolan bir adam. Bir gün karşısına çıkan, ona tıpatıp benzeyen şu öteki, yani Küçük Golyadkin ise daha atılgan, belki de daha fesat ve sahtekâr. Golyadkin benzerinin başına açtığı dertlerden kurtulmaya çalışırken aynadaki ters yansıması onun narin aklını daha da karıştıracak. Mesela: Dertlerinin tek sorumlusu öteki mi acaba? Dostoyevski, Öteki’de belki de hiç eskimeyecek o açmazı irdeliyor: İşler iyice çirkinleştiğinde de kendinle hesaplaşabilecek misin?