Bir asra yaklaşan bir sürenin sonunda Filistin cephesinin acıları hâlâ dinmedi. Anadolu’dan oğlunu askere gönderen analar hâlâ ağlıyorlar. Hâlâ Bağdat’ta Basra’da İngiliz bombaları patlıyor. Çölün sıcakkanlı insanları, yavrularının parçalanmış cesetlerini göstererek Batılı efendinin insafa gelmesini bekliyorlar. Kudüs’te, Gazze’de dün Konya’dan, Kayseri’den giden Mehmed’in başına yağan şarapneller bugün kemiklerinin üzerine yağıyor. Gazze’de bombalanan fakir gecekondu mahalleleri değil aslında, ulu gönüllü Mehmedlerin şehitliği... Şehit Mehmed’in toprağın cesedini yemeğe güç yetiremediği, yarasından hâlâ kan akan şehit bedeni... Yüz yıl süren kinleri ile Batılı sömürgeciler tarihin en güzel kentlerini yakıyorlar. Doğu’da milletin evladını birbirine kırdıran güçlerle Türk İslam medeniyetinin kadim şehirlerini bombalayanlar farklı maskeler ve farkıl isimlerle bize gülümseyen Batılı efendiden başkası değil aslında... Ah Osmanıl! Filistin’de seni kaybetmekle ne çok şey kaybettiğimizi, ağzında emziği ile yanmış çocuk bedenleri karşısında çaresizce yutkunuşumuzdan başka daha iyi ne tarif edebilir? Türk-İslam medeniyetinin çocukları tarihin hiçbir döneminde bu kadar çaresiz ve bu kadar sahipsiz kalmamışlardı. Ve tarihin hiçbir döneminde bu medeniyetin savaşçıları düşmanlarına bu zulümleri reva görmemişlerdi. Ey insanlık varsan ve hâlâ Batı banliyölerinden birinde yaşıyorsan ses ver! Sen Filistin’de yaşanan acıların bir benzerini daha gördün mü!

Benzer Kitaplar