Pontus meselesi, her ne kadar Osmanlı’nın son yıllarında ortaya çıkmış gibi görünse de, meselenin esası çok daha eskilere dayanmaktadır. Trabzon ve civarı bölgeler Pontus Rum Devleti’nin topraklarıydı. 1461’de ise Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. Ama o dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun çok güçlü olması dolayısıyla, Batılı devletler tarafından bu mesele uzun asırlar kurcalanmadı. Çünkü onlar Pontus Rum Devleti’ni yeniden kurmanın değil, Osmanlı gücü karşısında asıl kendi ülkelerini korumanın derdindeydiler. Osmanlı Devleti güçlü kaldıkça da o mesele unutulmuş gibiydi. Ne zaman ki Osmanlı İmparatorluğu zayıfladı, peşinden de çöktü; işte o zaman Pontus Rumları’nın da şuuraltı harekete geçti. Buraları, kendi ata yurtları gibi görüyorlar ve Osmanlı’dan mutlaka koparılması gerektiğine inanıyorlardı. 1918’de Mondros Mütarekesi imzalandığına ve 1920’deki Sevr Antlaşması’yla da Osmanlı İmparatorluğu resmen bitirildiğine göre de, artık Pontus Rumları’nın önünde bir engel kalmamış olmalıydı. Ne var ki Batılı devletlerin de, Pontus Rumları’nın da hiç hesap edemediği güçte ve azimde bir millî uyanışın ortaya çıkması ve bununla Millî Mücadele’nin fiiliyata dökülmesi Batılıların olduğu gibi, Pontus Rumları’nın da hesabını bozdu.

Benzer Kitaplar