Yüzyıllarca hükmetmiş muazzam bir imparatorluğun Birinci Dünya Savaşı’yla beraber içine girdiği çöküş sürecini ele alan Eugene Rogan, Osmanlı’nın kaderini belirleyen savaş boyunca mücadele ettiği tüm cepheleri ayrıntılarıyla inceliyor. Hazin Sarıkamış yenilgisinden Çanakkale zaferine, Kudüs’ün düşmesinden Kafkas cephesine uzanan geniş bir “savaş meydanı”nda, savaşan tarafların planlarını, stratejilerini ortaya koyarken Ortadoğu’daki Büyük Savaş’ın Batı Cephesi’ni nasıl etkilediğine de değiniyor. Topyekûn savaşın ve seferberliğin yol açtığı açlık ve yoksulluğun yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan Ermenilerin, Rumların ve diğer azınlık unsurların savaştaki durumları ve akıbetlerini de hem belgelerle hem de ilk ağızdan tanıklıklarla gözler önüne seriyor. “Bugün artık Osmanlı cephesini hem Büyük Savaş’ın hem de modern Ortadoğu’nun tarihindeki gerçek yerine yerleştirmenin tam zamanı. Çünkü Osmanlıların savaşa girmesi, Avrupa savaşını başka herhangi bir olaydan daha fazla etkileyerek, bir dünya savaşına dönüştürdü. Ortadoğu muharebe meydanları, savaşın uluslararası niteliği en belirgin muharebe meydanlarıydı. […] Osmanlı cephesi uluslararası ordular arasında eşi benzeri görülmemiş bir savaşın yaşandığı gerçek bir Babil kulesiydi.” EUGENE ROGAN