Osmanlı toplumsal yapısı, tarihsel olarak inancın ve devletin özerk yetki alanlarına sahip olduğu kendine has bir laiklik anlayışı üretmişti. Osmanlılar, etnik ve dinsel olarak karmaşık bir toplumu idare ederken bir yandan da Müslüman kalmayı başarabilecekleri bir yola ihtiyaç duyuyorlardı. Çözüm, belli başlı her gayrimüslim grubu bir millet olarak düşünmek ve her birine kendi inanç, dil ve aile ilişkileri konusunda eksiksiz bir özgürlükten yararlanmalarını sağlayacak mutlak bir özerklik vermekti.