İslam'ın günümüze gelinceye dek birçok farklı yorumu ve anlaşılma biçimi oluşmuştur. Süreç içinde kurumlaşan bu anlayışlar, fırka ya da mezhep olarak isimlendirilmiş ve birçok ilmi araştırmanın konusu olmuştur. Bu doğrultuda ‘klasik dönem mezhep tarihçileri’, mezhep ve düşünce ekollerini tasnif etme girişiminde bulunarak buna dair usûllerini belirlemişlerdir. Bu tasniflerde temel dayanak -henüz mezhepler ya da fırkalar ortada yokken- Hz. Peygamber’den nakledilen ‘yetmiş üç fırka’ hadisine bağlı olarak tezahür ettikleri yönündeki açıklamadır. Böyle bir tasnif mezhepleri tanımlama, anlama, açıklama ve buna dair sorunları çözmede yetersiz kalmıştır.