“Gıdanız ilacınız, ilacınız gıdanız olsun…" Hipokrat'ın çağlar öncesi dile getirdiği bu söz bu kitabı özetleyecek en doğru ifade olsa gerek. Çünkü açlığa çare olarak lanse edilen “yeşil devrim”le endüstrileşerek pakete giren gıdalar doğallığını yitirdi. Artık neredeyse her öğünde tarım ilaçları, kimyasal gübreler, katkı maddeleri, hormonlar, antibiyotikler ve GDO ile bulaşık ürünler tüketiyoruz. Soframıza gelen hemen hemen her üründe türlü hilelerle karşılaşıyoruz. Zeytini zehirli tekstil boyasıyla anar olduk, balı mısır şurubuyla. Çilek yerken “hormon”dan korkar hale geldik, bebek maması alırken GDO'dan. Her gün birilerinin daha kansere yakalandığını duyduğumuz bu günlerde herkes ne yiyip ne içtiği konusunda diken üstünde. Peki tehlikenin ne kadar farkındayız? Hekimler bile artık, doğallığını kaybeden ürünler için kötü kalpli cadının Pamuk Prenses'e verdiği “zehirli elma” benzetmesini yapıyorken, 'Cadı'nın tuzağına düşmemek için organik dünyanın kapılarını aralayalım dedik… Organiğe dair tüm soruların yanıtları elinizin altında...