Yahudi Soykırımı Sırasında Kofman Ailesinin Fransa'da Yaşadıklarına Dair Çok Çarpıcı Bir Anlatı. Bir Kadın Filozofun Kaleminden Unutulmaz Bir Hikâye. Gerçekten de bir daha göremedik babamı. Bir haber de alamadık, sadece Drancy'den yollanmış bir kart, menekşe rengi mürekkeple yazılmış, üzerindeki pulda Mareşal Pétain'in resmi var. Bir başkasının eliyle Fransızca yazılmış. Genelde bizimle iletişim kurarken kullandığı diller olan Yidişçe ya da Lehçe yazmasını yasaklamışlar elbette Savaştan sonra, Auschwitz'den vefat ilamı geldi. Toplama kamplarına gönderilmiş diğer sürgünler geri döndüler. Bir Yom Kippur günü, sinagogda, tehcir edilmişlerden biri babamı Auschwitz'de görmüş olduğunu iddia etmişti. Orada bir sene hayatta kalmış. Kapo olmuş Yahudi bir kasap (ölüm kampından döndükten sonra, Rosiers Sokağı'nda tekrar dükkân açmıştı), çalışmayı reddettiği bir gün onu kazma darbeleriyle öldüresiye dövmüş ve canlı canlı gömmüş: O gün Şabatmış: "Hiçbir kötülük yapmadı," demişti, "sadece biz kurbanlar ve cellatlar için Tanrı'ya dua ediyordu." Bunun için, başka pek çoklarıyla birlikte babam da bu sonsuz şiddete maruz kalmıştı: Auschwitz'de ölmek, hiçbir ebedi İstirahate saygı gösterilemeyen, gösterilmeyecek bu yerde.

Benzer Kitaplar