Doğrudan Adorno hakkında yazılan bir kitap değilse de bu, Adorno ve onun özelinde Eleştirel Kuram’ı yeniden ve bir başka bağlamda güncelliyor. Adorno’nun nefret ettiği ve 1968 sonrasından başlayarak onu akademik bir bibloya dönüştürmüş kültür sanayinin Adornosunu değil; ya da Amerikan üniversitelerinin yazınsal bir egzersize dönüştürdüğü Adornoyu da değil; tam burada ve şimdi, küresel kapitalizm hapishanesine karşı gezegenin her tarafında yükselen hayır! çığlıkları arasında yankılanan bir Adorno’yu güncelleştiriyor: bir olumsuzluk olarak Adorno. Özdeşin-Kimliğin sınırlarını infilak ettiren küresel direnişler bağlamında preguntando caminamos (sorarak yürüyoruz) ilkesiyle yola çıkan bu çalışma, bütünlüğün eleştirisinden tikele/farklılığa, isyancı öznelliklere; gündelik hayatın diyalektik karnavallarından aşka, cinselliğe; bellek ve direniş temelli kümelenmelerden sanata, mimesise ya da kavramın eleştirisinden kavramda kavramsal olmayanın kurucu rolü’ne uzanan hatlarda olumsuzun, reddedişin ve hayır!’ın izlerini sürüyor. Hegelci pozitif diyalektiği olduğu gibi diyalektik kavramını bu pozitif gelenekle özdeşleştirme temelinde topyekûn reddeden postyapısal düşünce güzergâhını da eleştirel biçimde sorgulayan bu çalışma, Adornocu negatif diyalektiki ve onun olanaklarını öne çıkararak, bunları çağdaş politik, toplumsal ve kültürel pratiklerde antikapitalist mücadele ve direnişe katkılarıyla tartışmaya açıyor. Adorno’nun yapıtına ton veren karamsarlık’ı tam da onun formülleştirdiği bir ilkeyle yararak: Bir toplammış gibi kendi başına durmaması, olumsuz diyalektik’in tanımında yatar. Onun umut şeklidir bu. 

Benzer Kitaplar