“Söyleyecek o kadar çok şey vardı ki, hiçbirini söyleyemedim. Ölümsüz bir hayatı hayal edemediğimi, kendimi onlardan biri olarak göremediğimi, Hades geldiğinde muhtemelen hepsinin öleceğini ve henüz O’na bir kez bile sarılamamışken O’ndan ayrılmak istemediğimi söyleyemedim. Tıpkı bir kanser gibi beni içten içe kemiren Ares’ten, ihanet edeceği için ondan nefret ettiğimden ve bir sebepten ötürü durmadan ona doğru çekildiğimden bahsedemedim. Tek yapabildiğim, derince nefes alıp önümdeki manzarayı izlemekti.” Uğradığı saldırının ardından kendini yepyeni bir dünyanın içinde bulan ve efsanevi Olimposlular ile tanışan Sade, onlarla birlikte geçirdiği zaman boyunca kendine güvenmeyi öğrenmek zorundadır. Eros’un büyüleyici sevgisi ile Ares’in merak uyandıran karanlığı arasında kalan Sade, belki de Olimposluların yaklaşan savaştaki tek şansı olacaktır.