1790 yılında orduda görev yapan Xavier de Maistre, kırk iki gün sürecek bir ev hapsine mahkum edilir. Bu ev hapsinin sonucunda dillere destan olmuş, komik ve eğlenceli bir hikâye olan Odamda Seyahat ortaya çıkar. De Maistre bu seyahatinden çok memnun kalmış olacak ki daha sonra kitabın ikinci cildi olan Odamda Gece Seferi’ni de yazar. Bu kitaplarda örneğin, bavula ihtiyaç duymaksızın kanepeye, odadaki en büyük mobilyaya seyahat edilir, gece pencereye gidilip gökyüzüne bakılır, onun özellikleri yeniden ve bambaşka bir biçimde keşfedilir. Asıl keşfedilen ise seyahatte varılan noktanın önemsizliği, seyahati yapanın anlayış ve algısının önemidir. De Maistre, sıradanlıklar üzerine farklı, derin ve imalı bir yeniden kavrayış öneriyor... Geç 18. yüzyıl, modernitenin (daha doğrusu modernitelerin) başladığı dönemdir. Sterne, Diderot, Rousseau... Bu parlak dönemin kolayca yıldızı parlamış yazarlarının arasında Xavier de Maistre, hâlâ keşfedilmek ya da yeniden keşfedilmek üzere bekler. Onun büyük eseri Odamda Seyahat, şimdiye kadar yazılmış en canlı, en orijinal otobiyografik anlatılardan birisidir. -Susan Sontag