Melike İnci'den kadına ve hayata dair çarpıcı bir ilk roman. Bir süre konuşmadan kutuya baktılar. Yasemin aynı Murat gibiydi. Şimdi karşısında oturan Murat olsaydı, aynı şekilde, kutu açılsın mı açılmasın mı, diye saatlerce beklerdi. Selim Yasemin’in onayını beklemekten sıkıldı. Kutunun içinde ne olduğunu çok uzun zaman merak etmişti. Pandora’nın Kutusu değildi ki bu. Zübeyde Anneden bir kötülük gelmezdi ki. Selim tam anahtarı eline aldığında, Yasemin elini tutup, “İçimde nedense kötü bir his var,” dedi. Nasıl iyi bir his olabilirdi ki? Kocası gitmişti. Romanını bitiremiyordu. Davetsiz bir misafir gelmişti. Selim anahtarı Yasemin’in eline bıraktı. Kadehleri doldurup, birini Yasemin’e uzattı. “Seni hiçbir şeye zorlamayacağım.” Zübeyde Hanım’ın eve sakladığı sedef kakmalı kutunun yıllar sonra ortaya çıkmasıyla geçmiş ve bugünün yeniden şekillenmesine hazırlar mıydı? İlişkilere, aşka, dostluklara, sınırlara, tabulara, ileri atılmalara, geri çekilmelere, dürüstlüğe, ihanete ve en önemlisi kadına dair olan bu roman aynı zamanda Kırılma Anları üçlemesinin ilk kitabıdır.