Muhammed Niyazi-i Mısrî (1618-1694) Malatya’da (Aspozi) doğdu. Malatya, Diyarbakır, Mardin, Bağdat, Kerbelâ ve uzun süre Mısır’da din ve tasavvuf öğrenimi gördü. 1646’da İstanbul’a geldi ve 1654’te Elmalılı Ümmî Sinan’ın müridi oldu. Egemen güçlere karşı verdiği çatışmalar onu yaygın bir üne kavuşturdu. XIII. yüzyılda yaşamış olan İbn Arabî, Hazret-i Mevlânâ ve Yûnus Emre gibi üç büyük İslâm mutasavvıfının tefekkürünü kendi sülûk tecrübeleriyle aşk ve irfanla yeniden yorumlayan Niyazi-i Mısrî’nin manzumeleri ağızdan ağıza dolaşarak birçok insana yol gösterici bir esin kaynağı oldu. Seyyid Muhammed Nûr’ul-Arabî ise Mısır’da doğmuş ve ana dili Arapça olmasına rağmen gelip yerleştiği Rumeli’de bir Türk gibi yaşamış ve sohbetlerini genellikle Türkçe yapmıştır. Niyâzî-i Mısrî’nin ihvânını kaleme aldığı bu ölümsüz şerhini gönül ehline mirâs bırakmıştır. M. Fazlı Güvenç (1918-1985) tarafından 1982 yılında yeni alfabeyle şerhi yapılan bu ölümsüz eseri sadeleştirmesi yapılarak sizlere tekrar sunuyoruz. Rızaya, rızayla, rızası ile aşk besleyenlere. Hayreddin Zeytinoğlu