Bu çalışmanın, bütün mesaisini ucuz yoldan para kazanmaya, kısa yoldan şöhret olmaya harcayan bazı ‘gazeteci - yazarlar’ın yaptıklarıyla elbette bir ilgisi yok. Hani kahramanları popüler kişiler olan, sansasyonel olayları ya da toplumda yükselen değerler görüntüsü veren durum ları hemen kitaba dönüştürerek birkaç hafta içinde birkaç baskı yapan malum kitaplardan ve onların yazarlarından sözediyorum. Gerçi ne konumuzun (türkü) geniş kitleleri etkileyen bir çarpıcığılı, ne de kahramanımızın (Neşet Ertaş) o anlamda bir popülaritesi var; ama yine de Neşet Ertaş’ın türkülerle, türkülerin Neşet Ertaş’la ve bu kitabın yazarının da her ikisiyle olan köklü ve derin ilişkisini bilmeyenlere söyleyelim ki; bu çalışma, Neşet Ertaş gibi bütün dünyası müzikten ibaret olan bir sanatçının, kırk beş yıldır tüm samimiyeti, gayreti ve gücü ile bütün bir ömrünü adadığı sanatını anlamaya ve anlatmaya yönelik hasbi bir monografi denemesidir. Olağanüstü denilebilecek yeteneği, geleneğe hakimiyeti, gelenekten kopmadan yeniye bağlılığı, yeni zamanların modern zevk ve eğilimlerini gözeten diri ve uyanık tecessüsü ile Neşet Ertaş, hep gündemde kalmış bir sanatçıdır. O, ismi bağlama ile özdeşleşmiş ve adeta bu dünyaya türkü söylemek için gelmiş gerçek bir türkü ustası... Türküyü bağlamaya, bağlamayı türküye bu kadar yakınlaştıran ve yakıştıran, adeta birbirlerinin içinde -kendisi ile birlikte- eritip yok eden ikinci bir sanatçı bulmak öyle sanıldığı kadar kolay değil. Neşet Ertaş, büyük ölçüde ünlü bozlak ustası babası Muharrem Ertaş’tan tevarüs ettiği Orta Anadolu Türkmen / Abdal müziği geleneğinin en rafine temsilcilerinden biri. Onun sanatı, müziğin özünü, ruhunu kavrayan birinin hiçbir yapmacıklığa tevessül etmeden, olduğu gibi kendini, kendi özünü ve hissettiklerini saza, söze dökmesidir.