Neoliberalizmin Mimarlığı, çağdaş mimarlıktaki egemen düşünce ve uygulamaların neoliberal yönetim teknikleriyle ittifakını irdeliyor. Eleştirelliği bir yana bırakarak, açıktan piyasaya tâbi olmayı savunan mimarlık teorisi ve pratiğinin, bir yandan toplumsal denetim mekanizmalarını mekânlaştırırken, diğer yandan kendini nasıl “ilerici” olarak sunduğunu gösteriyor. Zaha Hadid, Patrik Schumacher, Rem Koolhaas ve Greg Lynn Spencer gibi mimarlık alanında büyük şöhret ve nüfuz sahibi olmuş isimlerin yazılarını ve mimari uygulamalarını derinlemesine çözümleyerek, neoliberal düşünceyle ortaklıklarını açığa çıkarıyor. Ayrıca bu yeni mimarlık teorilerinin, Deleuze, Guattari ve Bruno Latour gibi düşünürlerden devşirdikleri kavramları nasıl çarpıtarak kullandıklarını açıklıyor. Eğitim, tüketim ve çalışma hayatına ait birçok mimari projeyi araştıran Spencer, Foucault’nun düşüncelerinden de yararlanarak, çağdaş mimarlığın, neoliberalizmin itaatkâr öznellik üretimi süreçlerindeki rolünü inceliyor.