Sonbahar bize yüzünü çevirdi sevdiğim. Küsmüş sanki kırılmış uçuşan kalbi baharın... Yaşanmamış ne varsa eylülde kaldı. Bilmediğim bir coğrafyaya saklamış sanki, yarım kalan hikâyemizi savuran rüzgâr. Bildiklerin kadar bilmediklerin vardı oysa. Şimdi nasıl anlatırım ben günü geçmiş acılarımın kabuk tutmaz yarasını, gönlümün iyileşmez hastalığını? Gittiğin gün, akrep ve yelkovan sonsuzluğa yol alırken ben zamanı toprağa gömdüm. Gidişinle beraber bahçemize diktiğin çiçekleri sulamaktan o talihsiz gün vazgeçtim. Üzgünüm, el değmemiş çiçeklerin bu bahar rengârenk açılmadılar. Boynu bükük, solgun, bezgin ve bir o kadar renksizler... Anladığım şu ki; sonbahar bundan sonra kırgın. Mevsim hep Eylül. “Bahardan umutlu musun?” diye sorarsan eğer... “Umudumla sakladığım ne çok şey vardı, bir bilseydin, zamansız gitmezdin.'' derdim. Belki o zaman sevdan gidişinden utanırdı da dört mevsim bahar açardı... Ne çok şey var, bir bilsen! Hadi son kez kulak ver yüreğime: Gitme, anlatacaklarım var, dinle sevdiğim... Eylül Ayça Karakuş

Benzer Kitaplar