Rusya, tek bir kültürün ulusal miras olarak kabul edilemeyeceği kadar karmaşık, sosyal açıdan bölünmüş ve politik açıdan çeşitli bir yapı sergiler. Rus gelenekleriyle ilgili sanatsal çalışmalar, fikirlerin test edildiği birer laboratuvar, sembolik düşünmeyi gerektiren büyük şiirsel yapılardır. Bu çalışmaları kucaklayan özne ise tarihi, gelenek ve görenekleri, manevi özü ve kaderiyle Rusya’dır. Ruslar için bunun anlamı neydi? Gerçek Rusya neredeydi? Avrupa’da mı, Asya’da mı? St. Petersburg da mı, Moskova’da mı? Rus kültürünün altın çağındaki bütün önemli şahsiyetlerin aklını meşgul eden sorular bunlardır. Siyasi görüşleri nedeniyle resmi Rusya’dan, eğitimleri nedeniyle köylü Rusya’dan dışlanan Rus sanatçılar, edebiyat ve sanat aracılığıyla ulusal değer ve fikirler topluluğu yaratma görevini üstlenmişlerdir. Rus geleneğinin Puşkin, Gogol, Tolstoy, Turgenyev, Dostoyevski, Çehov, Çaykovski, Rimski-Korsakov, Stravinski, Prokofyev, Şostakoviç, Chagall, Kandinski, Mandelstam, Ahmatova, Nabokov, Pasternak, Meyerhold ve Chagall, Kandinski, Mandelstam, Ahmatova, Nabokov, Pasternak, Meyerhold ve Eisenstein gibi büyük kültürel şahsiyetleri sadece “Rus” değil, aynı zamanda Avrupalıdırlar.Nataşa’nın Dansıbir fikir ve kültür tarihi olarak tamamen farklı bu iki dünyanın, üst sınıfın Avrupai kültürü ile köylü sınıfının Rus kültürünün karşılaşmasını ele alıyor. Böylece sanatı, kurguyu, günlükleri, mektupları, anı kitaplarını kitaplarını kullanarak ortak Rus duyarlığının görünmez bağlarını sunuyor; tıpkı Tolstoy’un ünlü dans sahnesinde hayal ettiği gibi.

Benzer Kitaplar