Tek bir kelime yok, tek bir jest yok ya da siz ölüsünüz. Geldiklerini görüyoruz yavaş yavaş, bir yığın itin teki. Zaman zaman içlerinden birini tanıdığımız oluyor. Yanlarındaki küçük kız kötü denenlerden. Yalnızca iki parmak Porto. Kapıyı vurmadan girin, içeri girmeden kapıyı vurun. Menteşeleri sökün. On cepheleri patlatın. Bir şey yapın ama n’olursunuz! Soğan zarı inceliğinde görüşler duyum sinirine erişiyor. Bok da sürekli yeniden başlayıp duruyor. Yerli dilde can sıkıcı tıraşlar, ama hep dönemin havasına bağlı, aynı erkek, yetişkin, beyaz değerler içine kapanma. Viyaklamak, böğürmek, yerde yuvarlanmak, havasızlıktan boğulmak, doğurmak, meme vermek, karnı burnunda hamile olmak, göbek bağını dişleriyle koparmak. Tamam, bir şey demiyorum, hâlâ ve hep savaş öncesinde pıhtılaşmış zaman, can sıkıcı, yoksulluk, yoksun, beş kuruş, geçinebilmemiz için beş kuruş. Çinko evyenin üzerinde düşen damlaların izi. Vasistası açmak için bir ip. Sinekkapan ve kara turplar. Sahanlıkta alaturka yüznumara. Tel dolapta yapış yapış petrole bulanmış bir martı.

Benzer Kitaplar