Yirminci yüzyılın büyük yıkımlarıyla kapitalist ideolojinin zihinsel-duygusal yaşamda ve kültürde yol açtığı tahribat karşısında biçimlenen eleştirel teorinin önde gelen figürlerinden T. W. Adorno müzik yazılarıyla modern müzik sosyolojisinin en etkili modellerinden birini sunar. Türkçede ilk kez yayımlanan, Johann Sebastian Bach, Wagner, Schubert, Beethoven, Schönberg vb. besteciler, caz, opera, hafif ve ciddi müzik, müziğin toplumsal işlevi, kültür endüstrisindeki rolü ve açmazları üzerine yazılarını bir araya getiren bu seçki zamanının çok ötesinde düşünebilen T. W. Adorno’nun tavizsiz negatif diyalektiğinin has örneklerini kapsıyor. Bir dil olarak müzik katıksız bir ada, dolaysızlığı nedeniyle insan bilgisinin erişimine tamamen kapalı olan, şeyle göstergenin mutlak birliğine yönelir. Müziğin ada yönelik ütopyacı ve aynı zamanda umutsuz çabaları onu felsefeyle ilişkilendirir ki, müzik düşüncesi tam da bu yüzden, öteki her sanat dalından daha yakındır felsefeye. Günümüzde felsefeyle müziğin ilişkisi üzerinedüşünmek müziğin zamansız esasının aslında bir kuruntudan ibaret olduğunun görülmesine yol açacaktır. Sadece tarih, bütün sıkıntıları ve çelişkileriyle gerçek tarih kurar müziğin hakikatini.