"Adalet aslında insan vicdanının toplumsallaşmış hali bana göre,herkesin kendi vicdanı var,herkesin içinde kendi, terazisi var,her olayı o terazide tartar ve kendince doğru yanlış bir hüküm verir,bu vicdandır.Adalet ise o toplumdaki herkesin vicdanlarının ortaklaştırılmasıdır.Ama vicdanı toplumsallaştırdığınızda,aynı zamanda vasatlaştırmış da olursunuz." Bir kez daha "Nasıl?" diye sorma sırası başsavcı'daydı bu sefer. "Aslında çok basit,toplumsallaştırdığınız her şey aslında o toplumun ortalamasıdır,herkesi ortak paydada buluşturmak için mecbursunuz.Pazarlık etmek gibi düşünün,satıcı beş düşer,alıcı üç çıkar,bir rakamda anlaşırlar,uzlaşı ancak orta yolu bulmakla olur,uzlaşma varsa orta yerde yani vasatta buluşulmuş demektir." Sürdürdü konuşmasını Ali."Her toplumda eğitimli,zeki,düşünen insanlar o toplumun en fazla yüzde beşini oluştururlar.Öte yandan,eğitimsiz,cahil,hayata dair bir beklentisi ,amacı olmayanlar da yine yüzde beş oranındadırlar.Bunlardan biri toplum piramidinin tepesinde,diğeri dibinde bulunur.Ortada kalan yüzde doksanlık kısımda ise,ortalama insanlar vardır.İşi gücü olan,çoluk çocuk sahibi,az buçuk hayatı,gelişmeleri takip eden ama bir şeyleri değiştirmek için asla bir çabası olmayan insanlar ve yine bu insanlar,gazete,radyo gibi kitle iletişim araçlarıyla toplumun en kolay ikna ikna edilebilen,en kolay yönlendirilebilen,spekülasyona en açık kesimidir.Çünkü önlerine ne koyarsanız onu yerler.İşte toplumda bir uzlaşı gerektiğinde,bu toplum piramidinin tam ortasında bulunan,yani cetveli vurduğunuzda piramidin tam ortasına gelen yerdeki insanların dediği olur."

Benzer Kitaplar