Hikâyelerin içine girip dolaşabilen okuyucuların –hakikaten becerebilenlerin diyorum– bu kitabın kapağını açtıktan sonra çıkacakları yolculukta karşılaşacaklarına ne ölçüde aşina olduklarını bilemiyorum. Sonuçta bütün seyahatler sürprizler barındırır. Ya da şöyle söylemeli; ‘karşı tarafın’ okuyucusu olarak bu şenlikli sokaklarda dolaşmaktan benim payıma düşen hem neşeli, hem hüzünlü ama illa ki tuhaf tanışıklıklar oldu. Tayfun Pirselimoğlu Bu kitabın başrollerinde sinema, edebiyat ve Kadıköy var. Murat’ın öykülerinde, insan yüreğine dokunan şeyler ve bir semte karşı yıllarla oluşmuş “tutku” var... Her öyküsü derinleşen anlamlarıyla insan yüreğine dokunuyor. Yalnızca yüreğimizle görebileceğimiz şeyleri anlatıyor. Sokakları adeta bir sinema sahnesi, sinemayı bir öykü, sevdiklerini de bir şiir gibi anlatıyor. Tüm bunlar onun kaleminin ne kadar güçlü ve yüreğinin de ne kadar duyarlı olduğunu gösteriyor. Selim Güneş Sistemin dayatmalarını reddederek, beyazperdede gördükleri ve çerçevenin dışında hissettikleri, kırılgan yüreğinden süzülüp gelen dokunuşlarıyla daha bir anlam kazandığında “Evet” diyoruz, “hayat dediğin bu işte.” Bir film karesi, bir hikaye içinde yer alan insanlığımız, dostluğumuz, sevgilerimiz…Yani, Murat Erşahin’in hikayeleri. İyi okumalar. Ali Ulvi Uyanık Murat Erşahin’in satırlarını okurken geçmişle bugün arasında dönüp duran sarmal bir hafızanın, şiirsel bir coğrafyanın içinde dolaşıyoruz. … geçip giden zamanın hüznü, bellek ve dil, bir araya gelip çağımızın hoyratlığına adeta isyan ediyor. Mehmet Açar