Mehmet Harmancı “minimalist öykü” ya da “kısa kısa öyküler” diyebileceğimiz öykü türünün örneklerini verdi. Harmancı bu öykülerde anlatmak istediği temayı en az söze ve görüntüye indirir. Büyülü gerçekçilik, gerçeküstücülük, hikmet ve imalarla örülü bir öykü anlayışından beslenir. Tümüyle mesaj odaklı, sarsmaya yönelik bir kurguyu benimser. Okurdan dikkat, özen ve giderek bir çaba isteyen metinlerdir bunlar. Gelenekle kurduğu köprü nedeniyle bazen ancak kültür ve birikimle bu metinlerin kapıları açılabilir. Metinler upuzun bir filmden seçilmiş, küçük bir enstantane gibidir. Ama bu enstantane bilinçle seçilmiştir ve tüm filmi özetleyen en can alıcı sahnedir. Onun minimalist öyküde gerçekleştirdiği önemli orijinallik, anlatılmak istenen duygunun, düşüncenin, mesajın, öykü sonunda tamamlanmış olmasıdır. Okura bir yarımlık hissi vermemesidir. Ona “eee, sonra…” dedirtmemesidir. Öykülerde aydınlanma anı hep sonlarda gerçekleşir ve öykü çarpıcı finalle biter. Harmancı’nın denediği minimal öykü anlayışı, ülkemizde üzerinde henüz kuramsal anlamda yeterince konuşulmamış bir tarz. Sağlıklı bir eleştiri ortamı olmadığı hesaba katılırsa, Harmancı’dan bu metinlerin kuramsal arka planı ile ilgili yazılar yazması beklenilebilir.