Henry James’in 1881 tarihli başyapıtı Bir Hanımefendinin Portresi’ne bıraktığı yerden devam ediyoruz. Yaşlı kıtada özgürlüğü ve aşkı ararken cazibesine kanarak zalim kocası Osmond’un nefret dolu karanlık dünyasında tutsak kalan Isabel Archer’ın bitmek bilmeyen kaçış hikâyesi. Üstelik James’in üslubunu aynen koruyarak. Ve yine merak uyandırıcı, en az ilki kadar devamı yazılası bir açık uçlu sonla. John Banville günümüz edebiyatının yaşayan en büyük dehalarından biri hiç kuşkusuz. Bu son romanı, Magritte’in piposunu anımsatan bir büyük ihanet: Ben bir Banville romanı değilim diyen tastamam bir Banville romanı.