“Ölüm, başkaldırıydı. Ölüm, iletişim kurma çabasıydı; insanların gizemli bir biçimde onlardan kaçan bir merkeze ulaşmanın olanaksızlığını duyumsamalarıydı; yakınlaşmak uzaklaştırıyordu; mutluluğun sarhoşluğu geçiciydi; insan yalnızdı. Ölümde bir kucaklaşma vardı.” Mrs. Dalloway, Londra’da, haziran sıcağında tek bir günde geçer. O gece vereceği önemli parti için evinden çıkan Mrs. Dalloway’in peşinde Londra sokaklarına atılır okuyucu. Anlatılan yalnızca Mrs. Dalloway’in öyküsü değildir; onun duygu ve düşüncelerine diğer kahramanların iç sesleri ve diyalogları benzersiz bir harmoniyle eşlik eder. Roman tek bir günde geçse de karakterlerin zihninde geçmişe yapılan yolculuklar sadece kişisel buhranlara değil dönemin İngiltere’sinin deneyimlediği sosyal çalkalanmalara da ışık tutar. İlk olarak 1925 yılında yayımlanan Mrs. Dalloway, İngiliz edebiyatının en önemli isimlerinden Virginia Woolf’un başyapıtı olarak kabul edilir. Zamanın ruhunu bilinç akışı yöntemiyle sunan Woolf’u okumak, sıra dışı bir deneyimdir.

Benzer Kitaplar