On yılda bir askeri darbelerle kesintiye uğrayan Türkiye demokrasisi, belki de en büyük yıkımı12 Eylül 1980 Darbesi‘yle yaşadı. Bilanço çok ağırdı. Bu sefer sadece aydınlar, devrimciler değil, toplumun hemen hemen tüm kesimleri darbe almıştı. Tüm toplumsal hakları budayan bir anayasa onaylanmış, Yök sayesinde üniversitelerin özerkliği yok edilmiş, bilim insanları, akademisyenler fakültelerinden, kürsülerinden uzaklaştırılmış, bilimsel tarafsızlık rafa kaldırılmış, Türk-İslam sentezi tüm araştırmaların, öğretilerin merkezine oturmuş, ilk ve ortaöğretimde din dersleri zorunlu hale getirilmiş, orta direği kalkındırma vaatleriyle iktidara gelenler orta direğin belini iyice bükmüş, benim memurum işini bilir anlayışı göz göre göre yerleşmişti. Tüm ahlaki değerlerin böylesine kısa süre içerisinde altüst olması, doğal olarak toplumsal bir erozyona yol açacaktı, açtı da.