"Proust çocukluğun büyülü saatini uyanmaya çağırır; Green ise en erken dehşetlerimize bir düzen getirir. Çocukluğun içi boşaltılmış konutunda ebeveynlerimizin varlıklarının bıraktığı izleri süpürüp toplar ve acıyla dehşeti yığarak oluşturduğu yığının içinden, o kişilerin cesetleri birdenbire, dağladıkları sofunun vücudunu delercesine fırlayıp çıkarlar" - Walter Benjamin Andre Gide'in "karanlık dehası”nı övdüğü, Hermann Hesse'nin “Hıristiyan Kafka” olarak tanımladığı Julien Green, Academie Française’e kabul edilen ilk yabancı yazardır. Green'in Virginia Üniversitesi'ndeki gençlik yıllarından ilham alarak yazdığı Moira'da, gençliğin "doğal olarak romantik" arzuları, dinin ya da çağın ketlemesiyle karakterlerin yaşamlarını cehenneme çevirir; artık onlar için yeryüzünde mutluluk yoktur. Arzu ve inanç, masumiyet ve karanlık arasındaki savaşa, dinsel şiddetin kaynağına ve sonuçlarına dair bir mesel, arzular ketlendiğinde olabileceklere dair gerçek bir önsezi olan Moira'da Green, her türlü dünyevi duyguyu din adına dışlayan, kendini bir fanusa hapseden Joseph'in dünyasının karmaşasını aktarırken, sarkacın bir uçtan diğerine nasıl birdenbire hızla savrulabileceğini gösterir. “Madenci lambasını alışkın olduğumuzdan çok daha karanlık gölgeler arasında gezdiren bir yeraltı Balzac'ı.” - Maurice Maeterlinc