Büyük Moğol istilâsı doğudaki Müslüman dünyasını olduğu kadar, batıdaki Hıristiyan dünyasını da korku içinde bırakmıştı. Moğol orduları Macaristan’ı geçip Adriyatik kıyılarına dayandıklarında, başta Papa olmak üzere tüm Batı dünyası bu tarifsiz istilâ karşısında tedbirler düşünmeye başladı. Moğollarla dostane münasebetler kurmak, yapılacak ilk iş olarak belirlendi. Moğollarla çeşitli ilişkiler kurmak, onları teferruatıyla tanımayı da sağlayacaktı. Çeşitli tarikatlara mensup rahipler, Papa’nın ve kralların emriyleMoğol dünyasını keşfetmek için yola koyuldular. İşte misyonerlik yapmak üzere Moğol dünyasına seyahate çıkanlardan biri de Fransa Kralı’nın emriyle görev alan tanınmış seyyah Rubruk’tu. Rubruk, yazdığı seyahatnameyle Moğolların ülkelerini, tarihlerini ve sosyal hayatlarını yaşadığı tecrübelere dayanarak aktardı. Bu seyahatname, Carpini’nin seyahatnamesinden sonra ilk köklü bilgileri verdiği için birinci el kaynak niteliğinde kabul edildi.Rubruk’un seyahatnamesinde benzersiz ayrıntılara yer verdiği konulardan bazıları şöyle: Moğolların evleri, çadır yaşamları, dinî âdetler, beslenme ve süt ekonomisi, yedikleri hayvanlar, giyimleri, avcılıkları, estetik zevkleri, erkeklerle kadınlar arasındaki iş bölümü, aile yapıları, yasaları, coğrafyası, iklimi, mimari yapıları, entrikalar, seyahat boyunca karşılaşılan Nasturîler, Müslümanlar ve putperestler, komşu ülkeler, Moğol Hükümdarı Möngke Han’ın huzuruna çıkış… Moğolların Büyük Hanı’na Seyahat: İstanbul’dan Karakurum’a (1253-1255), Moğolların siyasî ve toplumsal tarihini çalışmak isteyenler ve merak edenler için oldukça önemli bir eser…

Benzer Kitaplar