İslami bir toplumsal mümkün müdür ya da İslam siyasal olabilir mi? Modern dönemle birlikte sıkça sorulmaya başlanan bu sorular hiç kuşkusuz son iki yüzyılda baş gösteren tüm İslam algılarının içerisine kolayca sızmıştır. İslam’ın bir toplum kurgusu olarak algılanmaya başlanmasında ve yalnızca bu yönüyle hesaba alınır olmasında modern dünyanın etkisi azımsanmayacak kadar fazladır. Aydınlanma ve peşisıra modernizmle birlikte değişen kutsal anlayışı din’i yoksunlaştırırken yeni bir kutsalı, devleti, yücelterek modern bir din olan milliyetçiliği başköşeye oturtmuştur. Modernizmin Erittikleri İslam ve modern dünya arasında süregiden gerilimi akıl, siyasal olan, şeriat, milliyetçilik, modernizm ve diğer güncel kavramlar ışığında ele alırken görece yeni bir olguya da dikkat çekmektedir: İslami algılardaki çeşitliliğin kendisinin İslam’ı temsil etme yetisine en fazla sahip olduğu.